Toplantıda ülke ve yerel gündemi değerlendiren ve gazete muhabirlerinin sorularını yanıtlayan il başkanı Mustafa Balta, başlıklar altında sıraladığı değerlendirme konuşmasın da şu ifadelere yer verdi:

“1.si Dünyanın durumu: 

Dünyaya baktığımız zaman, bütün dünya huzursuz. Her tarafta bilhassa İslam coğrafyasında kan, gözyaşı ve açlık kol geziyor. Sebebi: Dünyaya hakim olan zihniyet ve idare sistemidir. Çünkü bütün idari anlayışta Hak merkezli değil güç merkezli bir anlayış hüküm sürüyor. 

Bakın büyük devletler insanı korumak için değil; malı, mülkü ve şöhretin yanında makamı korumak için çalışıyorlar. Bu da insanlığa huzur getirmiyor. Halbuki sorarsanız herkes huzur istiyor. Ancak huzurun kaynağı manevidir; huzur alış-veriş merkezlerinde satılmıyor ki alınsın, toprakta yetişmiyor ki ekilsin, ağaçta olmuyor ki toplansın. Huzur bir nimettir. Bu nimeti elde etmenin kaynağı da Hak merkezli anlayışla idare edilen sistemle mümkündür.  

Topluma huzur getirmek: 

Kişinin kendisine istemediğini karşısındakine de istememek, kendisine istediğini karşısındakine daha çok istemekle yetişmiş bireylerin bulunduğu toplumla olur. Bu da Hak anlayışlı eğitim sistemiyle olur. Halbuki bugünkü eğitim sistemleri bütün dünyada bireyin bencilleşmesine yani egoistleşmesine, güçlünün zayıfı ezmesinde bir beyis görmemesine sebep oluyor. Dünyanın ve bölgemizin haline bir bakın. Mısır, Libya, Fas, Tunus, Cezayir, Sudan, Ürdün, Kuveyt, Yemen, Bahreyn, Suriye kaynıyor. Bu halk hareketlerini biz dahi tasvip ediyoruz. Bu halkı ezen 30 yıldır Mübarek, 35 yıldır Kaddafi milletinin ensesinde boza pişiriyor. Bu diktatörler gitsin, yerine demokrasi gelsin istiyoruz. Ancak; unutmayalım ki ABD eski dışişleri bakanı Condoleezze Rice bir müddet önce memleketimize gelmiş ve 22 devletin sınırları değişecek demişti. Acaba bu olaylar bölgemizi ve Ortadoğuyu ona doğru mu götürüyor? Türkiye çok dikkatli olup bölgeye duyarlı olmalı ve bölgenin önderliği görevini üstlenmelidir. Tarihi görevi de budur.

 
2.si İç siyaset: 

Türkiye'ye baktığımızda iktidarı, muhalefeti sanki dünyada yaşamıyorlarmış gibi görüyoruz. Liderlerin işi gücü birbirine laf atmak, hakaret etmek ve horoz dövüşüne devam etmek. Başbakan dün de bir alışveriş merkezi açılışında konuşuyordu. (üretim merkezi yok.) Alışveriş para ile olur. 600 TL aylık alan işçi, emekli nasıl alışveriş yapacak? Bunu düşünen yok. Bu toz duman kavga içerisinde vatandaşı düşünmekten alıkoyuyorlar. Sayın Başbakan çok kolay bir ortam bulmuş ona yardım eden böyle bir muhalefet karşısında eğer ikinci parti olursam istifa ederim diyor. CHP'ye karşı başka ne desin ki? Muhalefet lideri ise bu milletin dertlerini unutmuş, gerçek gündemle ilgilenmiyor, ergenekon derneğine üye olmak için derneğin adresini soruyor. Adama git Silivri'ye öğren derler. Muhalefet lideri sayın Kılıçdaroğlu başka ne diyor? Her kadının hesabına en az 600 TL yatıracağız diyor, Nasıl yapacaksın sorusuna ise; ben eski maliyeciyim; para nasıl toplanır, nasıl harcanır iyi bilirim diyor ama paranın nasıl üretildiğini söylemiyor. İyi de olmayan parayı nasıl toplayacaksınız? Basında çıkan haberlere göre 41 milyon insanımızın 475 milyar borcu var. Kardeşim herhalde demek istiyor ki bu hükümet borç alıyor dağıtıyor, ben de bu borcu daha çok alacağım daha çok dağıtacağım. Siyonizmin kararlarından birisi: Bir milleti yıkmak istiyorsan; o millete sürekli borç para ver. Acaba bu mu gerçekleştiriliyor? Nasıl olsa doların patronları yeşil kağıdı hesapsız, kitapsız basıp bütün dünyaya dağıtıyor. Ve bütün insanlık borçlanarak köle edilmek isteniyor. Buna dur diyecek bir düşünce sistemi üretilmiyor. Bu düşünce muhalefette, iktidarda olmadığı gibi üniversitelerimizde de maalesef üretilmiyor. Bir zamanlar bir paşamız vardı. Hatırladığım kadarıyla Kılınç Paşa. Bir konuşmasında demişti ki; fırçayı boyayı verin, size istediğiniz kadar dolar basayım. Ne kadar doğru söylemişti. 

Ey benim aziz milletim. Ak partilisi, CHP'lisi, MHP'lisi, BDP'lisi ve siyasi görüşü ne olursa olsun bütün milletin uyanması için gelin beraber çalışalım. Dünya ve haliyle içinde bulunan Türkiye de fesada gidiyor. Gelin bunu keşfedip buna karşı mücadele yolları seçelim. Ey iktidar, ey muhalefet gelin bu horoz dövüşünü bırakın. Milletin ve dünyanın gerçek gündemiyle uğraşın. Bu horoz dövüşünün ana hedefi şudur: ABD'de ki gibi Türkiye'de de iki parti olmasını sağlamak ve birini iktidarda zayıflatınca ötekini iktidar yapmak, bir daha ki sefere de iktidar zayıflamışsa diğerini iktidar yapıp kendi emellerini Türkiye'de de gerçekleştirmek. Yani iki partili bir parlamento istiyorlar. Ey millet demokrasimizi iki partili bir parlamentodan sen kurtaracaksın. Dikkatli ol ve kendi iktidarını kurmak için Milli Görüş'ün partisi olan Saadet Partisi'ne sahip çık.

3.sü Yerel Bölgemiz: 

Yerel bölgemize gelince haliyle gökten ne yağarsa, yerde de o görünüyor. Bu milletin başına makam, mevkii, dünya menfaati, gösteriş için geldiğinizde hiçbirşey yapamazsınız. Yahu bir gün de seçilince Allah (c.c.) rızası için çalışacak niyette idarecimiz olmayacak mı? Beyler ölüm var ölüm! Milletvekili, meclis üyesi, belediye başkanı seçilmek için çaba harcayanlar, ne zaman yaptığınız işin kendinize ölümden sonra fayda sağlayıp sağlamadığını düşüneceksiniz?

Yalovamız il olduğundan bu yana siyasilerimiz herhangi bir konuda ittifak edip bir eser ortaya koymamıştır. Birisi bir konu hakkında bir şey söyleyince öteki mutlaka aksini söylemiştir. Bu OSB'de de böyle olmuştur, turizmde de böyle olmuştur, çiçekçilikte de böyle olmuştur. Adeta başka başka partilerde olmak sanki doğruda birleşmemize engelmiş gibi. TİGEM arazisinin Üniversiteye verilmesinde de aynı ayrılıklar yaşandı. Ama hele şükür ki bu arazinin Yalova Üniversitesi'ne tahsis edildiğini öğrendik. Hayırlı olsun. Artık Yalova Kurum ve Kuruluşları ile Üniversitenin biran önce Hayat bulması için bütün gücüyle yardımcı olmasını, bu aşamada da Belediyemizin Planlama da ayrıcalık göstererek yardımcı olmasını diliyoruz. 

Ayrıca bir bakın ilimize ve ilçelerimize. Bu nasıl bir şehircilik anlayışıdır? Yalovamızın sahilleri otopark. En güzel yerleri insana değil eşyaya hizmet ediyor. Yalova'nın bir tane hakim tepesi yoktur. Yetmemiş gibi bir de Yalova'nın en büyük meydanına bir bina yapıldı ve sahiline turizmine hizmet için bir gemi getirildi. Bana göre ucube. Maziyi hatırlamak istiyorsanız; ecdadınızın nasıl bir eğitimle insan yetiştirdiğine bir bakın. Kendine istemediğini karşısındakine de istemeyen insanı yetiştirin.

Milli Görüş iktidarında, milletimizin ve bütün insanlığın kurtuluşuna sebep olacak yaşanabilir bir Türkiye'nin (yaşanabilir bir Türkiye olabilmesi için en az maaşın 1500 TL olması lazım), yeniden büyük Türkiye'nin (yaşanabilirlik şart, kendi silahını kendin yap) ve yeni bir Dünya'nın (faizsiz sistem ve adil paylaşım) kurulması diliyorum”. Dedi.

GÖRÜNTÜLÜ YALOVA HABERLERİ

www.yalovatelevizyonu.com