Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yalovalı seçmene şöyle seslendi:
"Altınova'ya, Armutlu'ya, Çınarcık'a, Çiftlikköy'e, Termal'e, oralarda yaşayan tüm kardeşlerime selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.
Yalova'ya bugün bir kez daha 12 Eylül halkoylamasında "Evet" diyerek ileri demokrasiye, özgürlüklere, hukukun üstünlüğüne vermiş olduğu destekten dolayı şükranlarımı sunuyorum.
Yalova'yı 1995 yılında il statüsüne kavuşturdular. 77 nolu plakayı verdiler. Ama sonra geri dönüp bakmadılar. Yalova orada kaldı. Yalova depremde büyük tahribat gördü, çok canlarını kaybetti, ama Yalova'ya ulaşamadılar, enkaza ulaşamadılar, o canlara ulaşamadılar. Yalova'ya hak ettiği hizmetleri biz kazandırdık ve kazandırıyoruz. Yalova'ya 77 nolu plakanın ötesinde şehir kimliğini biz şu anda kazandırıyoruz. Üniversitesiyle, dershaneleriyle, derslikleriyle, hastaneleriyle, yollarıyla, depreme dayanıklı TOKİ konutlarıyla, daha nice hizmetimizle Yalova'yı bölgenin en güzel şehirlerinden biri haline getiriyoruz. Yalova, bizim gözbebeğimiz. Yalova, bizim gururumuz. Yalova, Türkiye'nin örnek bir şehri. İnşallah öyle kalmaya devam edecek, inşallah sadece Türkiye'ye değil, Yalova dünyada bir cazibe merkezi olarak inşallah yerini koruyacak, bunu böyle göreceksiniz.
Yalova kardeşliğin şehri, Yalova benim Türk, Kürt, Boşnak, Çerkez, Laz, Gürcü kardeşlerimin, Kırım, Tatar, Dağıstanlı kardeşlerimin, Bulgaristan'dan, Romanya'dan, Yunanistan'dan göç etmiş kardeşlerimin birlik, beraberlik, kardeşlik içinde, huzur içinde yaşadığı bir şehir. Yalova her şeyiyle güzel, ama kardeşlik ve huzur iklimiyle Yalova her şeyden daha güzel. Yalova'yı bu kadar hızlı büyüten, bu kadar hızlı kalkındıran işte şu anda içinde gördüğünüz birliktir, beraberliktir, kardeşliktir.
Ben Yalova'yı bugün bir başka gördüm, bugün ben de heyecanlıyım. Balıkesir'de bambaşka bir coşku vardı, şimdi buraya geldim, burada muhteşem bambaşka bir coşku var. Yalova'dan aldığımız ilhamla Türkiye'yi de kardeşlik üzerinde büyütüyor, kardeşlik hukuku üzerinde kalkındırıyoruz. İstikrarı, güveni, huzur ve kardeşliği pekiştirerek Türkiye'nin ekonomisini büyütüyor, dış politikasını güçlendiriyor, itibarımıza itibar katıyoruz.
Sevgili kardeşlerim, Sevgili Yalovalılar; bakın burada Yalova'da önemli bir meseleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz AK PARTi olarak millet iradesini her şeyin üzerinde tuttuk. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Türkiye otokratik bir sistemin içinde değil, otoriter, totaliter bir yapının içinde değil, demokrasi, demokratik bir yapı içinde. Fakat biz ileri demokrasi istiyoruz, daha ileri demokrasi. Onun için 12 Haziran bir milat olacak. 12 Haziran'la şimdi yeni Anayasamızı yapacağız. Burada ileri demokrasi olacak, burada temel hak ve özgürlükler olacak. 26 maddelik o paketin daha genişletilmişi bu Anayasamızda olacak. Bu Anayasayı sen yapacak, millet yapacak. Onun için şu anda çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. STK'lar şu anda çalışmalar yaptılar ve biz de çalışmamızı yaptık, yapıyoruz. Ancak bununla kalmayacağız ve Meclis'te Parlamento aritmetiği bakalım ne getirecek. Eğer Parlamento aritmetiği AK PARTi sen bunu tek başına yap diyorsa, biz buna rağmen diğer partilere gelin, bunu beraber yapalım diyeceğiz. Anayasa Uzlaşma Komisyonunu yeniden kurmak için çalışacağız. Geçen dönemde bunu istedik. Ne CHP, ne MHP hiçbirisi Anayasa Uzlaşma Komisyonumuza maalesef sıcak bakmadı. Onun için ne yaptık? 26 maddelik paket için, çünkü bizim sayımız ona yetiyordu ve halka gitme kararı aldık. Orada da engellemek istediler, ne yaptılar? CHP, MHP, BDP ve diğer malum TİP gibi, TKP gibi bütün bu partiler bir araya geldiler, illegal örgütler bir araya geldiler. Hep beraber engellemeye çalıştılar, ama benim milletim yüzde 58 evet diyerek bunları derdest etti. Ve 26 maddelik paketi halkoylamasından böylece geçirdik. Türkiye'de siyasetin siyaset dışı kurumlar, siyaset dışı etkenler, özellikle de çeteler eliyle şekillendirilmesine biz itiraz ettik. Dedik ki, millet ne derse o olur. Türkiye'nin istikametini, rotasını ancak ve ancak millet çizer dedik.
Şimdi bakın sevgili kardeşlerim; Yalova'da bir kez daha ve son kez ifade ediyorum, altını kalın çizgilerle ifade ediyorum. Biz siyasetin kasetler yoluyla dizayn edilmesine, tasarlanmasına, şekillenmesine de aynı şekilde karşı çıktık, karşı çıkıyoruz. 28 Şubat döneminde bunu yaptılar, kasetler yoluyla siyasete yön vermek istediler. Sonraki dönemlerde aynı şekilde gizli çekimler, gizli kayıtlar, yasa dışı dinlemeler yoluyla siyaseti şekillendirmek istediler. Değerli kardeşlerim, CHP'nin eski Genel Başkanına ait görüntüler yayınlandığında, biz Anayasayla ilgili paketi tartışıyorduk. Son andaydık, Parlamentodaydık. Orada bu haber geldiğinde bunu büyük bir üzüntüyle karşıladım ve Ulaştırma Bakanımı yanıma çağırdım. Bu yayınların durdurulması için süratle devreye girmesini istedim. Bu görüntüleri siyasi bir malzeme olarak kullanamayacağımızı ifade ettim. Bu görüntüler ne kadar çirkinse, bunları malzeme yapmanın da o kadar çirkin olduğunu söyledim. Ama bu mesele hiç büyümeyebilirdi, bu mesele gündemden çıkabilirdi. Ama ne oldu biliyor musunuz? Bu görüntülerden hemen birkaç gün sonra, belli medya grupları bu görüntüleri çarşaf çarşaf ön sayfalarına taşıdılar, günlerce bu görüntüleri yazdılar, çizdiler, konuştular, kendileri de konuştu. Ve ikide bir AK PARTi bunu çözmeli dediler. Senin ben bekçin miyim, senin bekçin miyim ben? Yargı devrede, gereken yapılmış. Yürütme olarak eğer buna müdahale edilmemiş olsaydı, zaten rezaletinin bini bir para olacak. Rezalet alıp başını gidecekti. Buna müdahale ettik diye mi yanlış yaptık? Sistematik bir şekilde kasetleri gündemde tuttular. Bu şekilde CHP üzerinde alenen bir operasyon gerçekleştirdiler.
Şu andaki mamul Genel Başkan, mağdur Genel Başkanı ziyarete gitmedi mi? Gitti. Ne dedi? Çıktı, resim verdiler, ben aday değilim dedi. Ama ertesi gün ne oldu? Adayım dedi, değil mi? Her zamanki gibi U dönüşü. Aynı şekilde MHP'lilere ait görüntüleri de biz aynı şekilde üzüntüyle karşıladık ve çirkin bulduk. Ama ne yapıyorlar biliyor musunuz? CHP de, MHP de bu kasetler üzerinden AK PARTi'ye iftira atıyorlar, çamur atıyorlar. Partileri içindeki kirli ilişkilere bakmıyor, onları görmezden geliyor. AK PARTi'ye iftira atarak bu işten sıyrılmaya çalışıyor.
Sevgili kardeşlerim; dün daha da ilginç bir şey oldu. BDP'yle ilişkili bağımsız bir milletvekili adayı çıktı, kasetlerden dolayı MHP'yi savundu. Bitmedi, yine dün PKK terör örgütünün yayın organı bir ajans, MHP'yi savunan, AK PARTi'yi suçlayan bir yorumu servis etti. Bir oyun oynanıyor sevgili kardeşlerim. Kasetler üzerinden bir kez daha Türkiye'de siyaset şekillendirilmek isteniyor. Çeteler bir kez daha Türkiye'de demokrasiye musallat olmak istiyor. Hukuk dışı örgütler, kirli senaryolarla bir kez daha Türkiye'ye rota çizmek istiyorlar. CHP'si, MHP'si ve onlarla birlikte BDP, terör örgütü hep bir ağızdan, koro halinde, AK PARTi'yi hedef tahtası haline getirmek istiyorlar. İşte Kastamonu'da olanı gördünüz. Daha yeni Silopi'de olanı gördünüz. Bunların hepsinin tek sebebi var; AK PARTi. Bütün teşkilatımızın seçim koordinasyon merkezleri terör örgütü tarafından molotof kokteylleriyle taciz ediliyor. Yapılan bu. Niçin? Yıldırma politikası. Şunu herkesin bilmesi lazım: Biz halka hizmet yoluna girmişiz, ama kefenimizle girmişiz. Ve bu yolda böyle yürüyeceğiz. Yola çıkarken böyle çıktık. Biz hayatımızı siyasette geçirdik, ta 18 yaşından itibaren bu yolda. Biz yeni girmedim bu işe, paraşütle gelmedik.
Bay Kemal 8 yıl SSK Genel Müdürlüğü yaptın. SSK'yı batırdın. Ondan sonra baktın ki iyice gidiyor iş, gittin merhum Ecevit'e beni aday yapar mısınız diye sordun. Merhum Ecevit, başarısız bir Genel Müdürü tabii ki milletvekili adayı yapamayacaktı, veto etti. Değil mi? Mesele paraşüt meselesi, böyle geldi. Ve işi gücü maalesef yalan yalan iftira. Yan yana gelmeleri dahi hayal edilemeyenler, hayatları boyunca birbirleriyle mücadele edenler, birbirlerine en ağır hakaretleri savuranlar şu anda AK PARTi karşısında çete kardeşliği kurmuş durumdalar. Düşünebiliyor musunuz, BDP, MHP'yi savunuyor. MHP, CHP'nin yedeğinde siyaset yapıyor. CHP, çetelere kol kanat geriyor. Silivri'nin avukatıyım diye bizzat açıklıyor. Emekli siyasetçileri kendisine milli şef ediniyor. Hedef ne biliyor musunuz? Hedef; demokrasi. Hedef; büyük Türkiye. Hedef; kalkınan Türkiye. Hortumları kesilenler hep birlikte çıkar ortaklığına giriyorlar. Birileri milletin egemenliğinden, millet iradesinden rahatsız oluyor ve bunu bozmak için sevgili Yalovalılar senaryolarını ortaya koyuyorlar. Benim milletim bu oyuna gelmeyecek, benim Yalovalı kardeşim bu oyana gelmeyecek. Demokrasiye nasıl bir tezgah kurulduğunu görmenizi ve bu tezgahı 12 Haziran'da 2 sıfırla bozmaya var mıyız? Eliniz, diliniz dert görmesin.
Ama bak 1 ayımız kaldı, 1 ay. Çok çalışacağız. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Arkada beyler, bak hanım kardeşlerim ne diyor, siz duymuyor musunuz? Var mıyız? Evvel Allah.
Sevgili kardeşlerim; bakınız, biz bu yola milletimizle çıktık. Afyonkarahisar'dan çıktık. O gün bugün yürüyoruz ve siyasetin kasetlerle değil, akılla, bilgiyle, tecrübeyle şekillenmesini istiyoruz, biz bunu yapıyoruz. Biz arazi adamıyız, masa adamı değil. Biz Ankara'ya mahkum olanlardan değiliz. Biz 780 bin kilometrekareyi adım adım, karış karış gezenlerdeniz. Evvel Allah 74 milyon vatan evladına ulaşanlardanız, eşit mesafedeyiz. Bize Güneydoğu farklı, Trakya farklı değil. Dün de Trakya'daydım, Çorlu'daydım, Lüleburgaz'daydım, Edirne'deydim. Muhteşem katılımlar vardı. Çünkü halkım, vatandaşım ayrımcılığın olmadığı bir iktidarı şu anda yaşıyor, eğitimde yaşıyor, sağlıkta yaşıyor, adalette, emniyette attığımız adımlarla yaşıyor, ulaşımda yaşıyor, enerjide yaşıyor, tarımda yaşıyor, bu adımlarla dış politikada yaşıyor. Bunlarla yeniden büyük Türkiye var şimdi.
Sevgili kardeşlerim; bakınız son günlerde oynanan kirli bir oyunu, kirli bir tezgahı, gençlerimizin istismarı yolunda maalesef bir kampanyayı burada dikkatlerinize sunmak istiyorum. Biliyorsunuz, bir şifre olayını yine Sayın Kılıçdaroğlu ortaya attı, kopya iddiasıyla attı. Ama şimdi deşifre oldular. Yürüttükleri kampanyanın, kurdukları tezgahın altında kaldılar. Aylardır gençlerin hissiyatı, hayali, umudu, geleceği üzerinden yürüttükleri kampanyada iplikleri artık pazara çıktı. Bu kampanyanın içinde kim var? Ana Muhalefet Partisi CHP, yedeğinde MHP. Başka kim var? BDP. Başka kim var? Her zamanki gibi candaş medya, yandaş medya. Önceki gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı YGS sınavına ilişkin iddialara takipsizlik kararı verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun birkaç gündür açıklayacağım diyerek, gençlerin zihnini bulandırma girişimi akamete uğradı. Birileri de hemen müracaat ettiler, itiraz ettiler bu karara. Buyurun, yürütmeyi durdurma kararı da reddedildi. Hadi neyle izah edeceksiniz? Bakın, oraya başvuruyorsunuz olmuyor, buraya başvuruyorsunuz olmuyor. Artık bu kirli tezgahlara bu ülkede yer yok. Bir kez daha başkalarına atmak istedikleri çamur ellerine, yüzlerine bulaştı.
Bakınız, 3 gündür bir bakan ÖSYM'ye mail gönderdi diyerek, Türkiye kamuoyunu meşgul ediyor, gençleri tedirgin ediyor. Arkadaşlar, sevgili vatandaşlarım, mail atmak problem değil. Kemal Kılıçdaroğlu adına da ÖSYM'ye bir mail atabilirsiniz, hiç problem değil. Sahtekar çok, yani Kemal Kılıçdaroğlu'nun adını altına yazar, ama farklı bir yerden bu maili atar, bunlar zor şeyler değil. Bunu bilen bilir zaten, içimizdeki gençlerin çoğu bunu bilirler. Şimdi bunu ağzına doladı, çıktı ve onun yandaş, candaş medyası da en başından itibaren olduğu gibi, 3 gündür onun yalan ve saçma iddialarının borazanlığını yapıyor. Bu kadar ciddi bir meselede insan açıklama yapmadan bir düşünmez mi söylediklerim nereye gidecek. Ben şimdi dün Lüleburgaz'da dedim ki, eğer onurlu bir insansan, çık bu bakanın kim olduğunu açıkla. Bunu açıklayamadı. Açıkla, gerçekten bunu belgeleyebiliyorsan ben böyle bir bakanı 1 dakika kabinemde tutmam. Şimdi dürüstlük nerede, senin neren dürüst? Buyurun, şimdi göreceksiniz bakın, bakanım bugün gazetelerde bu söylenen e-mail düştü ve mailin onunla alakası olmadığı gibi, böyle bir yeğeni de yok. Böyle bir mail söz konusu değil ve olayın şimdi inanıyorum ki birkaç gün içerisinde büyük ihtimalle inşallah bunu kimin attığı da meydana çıkacak, ben buna da inanıyorum.
Değerli kardeşlerim; şimdi dürüst olmak diyor, İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunda da benim Belediye Başkanımla ilgili dosyalardan bahsetti. Allah aşkına, bir tane dosya duydunuz mu, bir tane? Varsa dosyan yargıya götür. Şimdi benimle ilgili konuşuyor yine aynı şekilde, şöyle dosya böyle dosya. 8,5 yıldır Parlamentodasınız, al Bahçeli'yi de yanına, beraber bulun Tayyip Erdoğan'la ilgili bir tane dosyayı çıkarabiliyorsan çıkar. Yargı ortada. Benim Yalovalı kardeşim, abdestinden şüphesi olmayanın, namazından şüphesi olmaz. Olay bu. Benim böyle bir derdim yok ki, o kadar rahatım. Ama senin hayatın nasıl geçmiş şimdi sana belgeyle tekrar göstereceğim. Şimdi buradan, Yalova'dan söylüyorum, o ismi açıklayamayacak. Ortaya tek bir belge, tek bir delil koyamayacak. Çünkü her zaman tarzı bu. Sadece mikser, sadece bozmayı, yıkmayı bilir bunlar. Buradan tekrar genç kardeşlerime sesleniyorum, bunların oyununa gelmeyin, derslerinize iyi çalışın, imtihana iyi hazırlanın ve hayallerinizin üzerinde oyun kurmak isteyenlerin oyununa gelmeyin. Ve ben sizlere sevgili gençler başarılar diliyorum, inşallah en güzel şekliyle bunu da atlatacaksınız, ben bunu biliyorum.
Sevgili Yalovalı kardeşlerim; AK PARTi iktidarda olduğu müddetçe hiç kimsenin hakkının, hukukunun yenmesine müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz de. Şunu özellikle ifade ediyorum, diyorum ki böyle muhalefete can kurban. CHP, böyle her söylediği yalan olan, her iddiası yalan çıkan, yarım saat içinde çark edebilen, U dönüşü yapabilen bir Genel Başkanı daha önce hiç görmemiştim. Genel Başkan olalı 1 sene olmadı. Geçenlerde Show TV'de Siyaset Meydanı'nda size bir yalanını daha söylüyorum. YÖK'ü kaldıracağım dedi. Çok enteresan, 35 dakika sonra, şöyle Twitter'larla alakası olanlar bir tararlarsa görecekler, 35 dakika sonra ne dedi biliyor musunuz? Bedelliden alacağım parayı... Bedelliden alacağım parayı YÖK'e vereceğim dedi. Olmayan YÖK'e verilir mi, hani YÖK'ü kaldırıyorum dedin? Bir taraftan YÖK'ü kaldırıyorum diyorsun, öbür taraftan bedelliden alacağım parayı oraya vereceğim diyorsun. Sen var ya ne YÖK'ü kaldırabilirsin, ne bedelliyi bu hale getirebilirsin. Çünkü benim milletim zaten sana ruhsat vermez. Zira bunların sırtında küfe yok. Onun için rahat rahat atıyorlar.
Hani geçmişte de vardı ya, onlar ne veriyorsa ben 5 fazlasını vereceğim, 2 anahtar vereceğim. Ne oldu, evleri aldık mı? Otomobilleri aldık mı? Bizi böyle dolandırmadılar mı? Böyle aldatmadılar mıAma biz size evvel Allah konutların, evlerin anahtarlarını verdik, veriyoruz. 490 bin konut, 360 binini dağıttık. Biz böyle geldik. Yalova'da olan kardeşlerim de ne kadar konut aldıklarını biliyorlar, biraz sonra onları da vereceğim.
Değerli kardeşlerim; bakınız, bizden önce iktidarda kim vardı? MHP, CHP'nin yavrusu DSP, ANAP. Ve bize 23,5 milyar dolar IMF'ye borçla devrettiler. Ödedik ödedik ödedik, şu anda 5 milyar dolar borç var. Şu anda öderiz, problemimiz yok, ama finans yönetimi özel bir şeydir. Çok düşük bir faiz olduğu için biz 2012 sonuna kadar onu ödeyip bitireceğiz. Fakat biz 3,5 yıldır IMF'yle stand-by anlaşması yapmıyoruz, o işi kapattık.
Ayrıca bunlar milliyetçiyiz diyorlar değil mi? Sevsinler böyle milliyetçiği. Milliyetçilik, bu milleti sevmektir, bu vatana hizmettir, bizim milli kurumlarımızı güçlendirmektir. Bizim milli bankamız Merkez Bankası değil mi? Kasasında ne vardı biliyor musunuz? 2002 sonu itibariyle 27,5 milyar dolar. Sevgili gençler, yarıdan fazlası işçi döviziydi, yarıdan fazlası. Şimdi Merkez Bankasının kasasında ne var biliyor musunuz? Bakın bu rakam çok önemli, 95 milyar dolar var. 27,5 milyar dolar nerede, 95 milyar dolar nerede. Şimdi bana öyle geliyor ki Sayın Kılıçdaroğlu, herhalde bu 95 milyar dolara sulandı. Nasıl olsa kasada hazır, ben buradan bol bol dağıtırım diyor. Çünkü bunlar geçmişte de aynı şeyleri yaptılar, kasaları hep böyle boşalttılar. Ama milletim burada, bu işe yol vermez. Çünkü şimdi Türkiye hazır, hedef 2023 derken biz 95 milyar doları filan kafi görmüyoruz, daha da artacak. Bizim kasamız daha da dolu dolu olacak inşallah.
Bakınız, göreve geldik, devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Şimdi 7-8. Kimin cebinden çıkıyordu bu yüzde 63? Ah benim Yalovalı kardeşim, senin cebinden çıkıyordu, benim cebimden çıkıyordu. Şimdi 7-8, bunu bile fazla görüyorum onu da söyleyeyim, daha da düşecek.
Bakınız, enflasyon yüzde 30'du. Canavar değil miydi bu? Bizim cebimizi sömürmüyor muydu? Şimdi ne oldu enflasyon? 4,3. Türk Lirasını rezil ettiler. 1'in yanına 6 tane sıfır koydular. Akşam yattılar, sabah kalktılar 1 sıfır, 6 tane sıfır. Eskiden milyoner zengin kabul edilirdi değil mi? Ama öyle bir hale getirdiler ki bizi, tuvaletin fiyatı 1 milyon oldu, 2 milyon oldu. Ah ah, o delikli 2,5 kuruşla tuvalete gittiğimiz günler vardı. En pahalı olduğu zaman 1 liraydı. Ama biz dedik ki 6 sıfırı atacağız, dediler ki atamazsınız. Hele bir tane köşe yazarı, çok iyi severler onu, dedi ki 6 sıfırı atsınlar Taksim Meydanında anırırım. Biz 6 sıfırı attık. Enflasyon patlar dediler, enflasyon çatladı. Ama şimdi anıranı arıyoruz, kayıp ilanı verdik, bulamıyoruz. Hadi çık da anır. Bu kişilik meselesi ve değerli kardeşlerim, enflasyonda da başarıyı bu şekilde devam ettireceğiz. Çünkü biz halkımıza zulmedemeyiz.
Geçiyorum, CHP, MHP, diğer partiler ANAP vesaire hepsi, benim memurumdan, işçimden değerli kardeşlerim nema adı altında paralar kestiler mi? Ne kadar biliyor musunuz? 13,5 katrilyon. Oturdum masaya, görüşüyoruz, baktık 13,5 katrilyon işçiye, memura devletin borcu var. Para nerede? İnanın sadece kağıtlar var, para yok. Devlet işçisine, memuruna borçlu olur mu? Hemen Ali Bey'e dedim ki, Ali hemen çalış, sendikalarla bir araya gel ve bir an önce biz bu parayı ödeyeceğiz. İlk işimiz 13,5 katrilyonu ödemek oldu. Ödedik mi bu parayı? Sayın Kılıçdaroğlu, bundan haberin var mı? 13,5 katrilyonu biz ödedik biz. Siz kestiniz, tıraşladınız, biz ödedik. CHP de bunun içinde, onun da vebali var. Anacığım bir de KEY dediler KEY. Ne biliyor musunuz? Konut Edindirme Yardımı. Vatandaşım da seviniyor tabi konut sahibi olacağım diye ondan da kesiyorlar. Nerede konut? Baktı ki bir şey yok meydanda, makbuzlarını bile kaybettiler. İnanın o makbuzları bile biz bulduk çıkardık, hala tamamına ulaşamadık. Şu ana kadar 3 katrilyon da onun için ödedik, hala ödüyoruz. Çünkü adil devlet bu. Ve geldikçe yine ödemeye devam ediyoruz.
Sevgili kardeşlerim; biz bu millete efendi olmaya gelmedik, biz bu millete hizmetkâr olmaya geldik, bizim farkımız bu. Bakınız, eğitimde sıraların üzerinde kitaplarımızı ücretsiz olarak her yıl buluyor muyuz? Daha önce böyle bir şey var mıydı? İlköğretimde de, ortaöğretimde de bunu uyguluyoruz. Sevgili kardeşlerim, eğitimde engel tanımıyoruz. Fakir fukara, garip gureba sıkıntı mı var? Hemen ilköğretimde 30 lira veriyoruz, kız öğrenciye 35 lira veriyoruz. Ortaöğretimde erkeğe 45 lira, kıza 55 lira veriyoruz. Şu anda bunlar uygulamada. Kaç çocuğun olursa olsun, ama tabii ki yoksulluk şeyi olacak. Üniversitede biz geldiğimizde 45 lira veriliyordu üniversiteye burs kredi olarak, 45 liracık. Biz ne veriyoruz? 240 lira veriyoruz, 240. Eğer Kredi Yurtlar Kurumunda kalıyorsa 150 lira da beslenme yardımı veriyoruz, 390. Mastır öğrencisiyse 480 lira veriyoruz. Doktora öğrencisiyse 720 lira veriyoruz. Elhamdülillah, taştı rahmet deryası. Yolsuzluğun olduğu bir Türkiye'de bunları verebilir misin?
Bitmedi, şu Yalova'ya üniversiteyi kim kazandırdı? Biz kazandırdık. Çünkü Yalova bunu fazlasıyla hak ediyor. Şu anda 3 bin 900 öğrencisiyle, 590 personeliyle, hızla artan kalitesiyle Yalova Üniversitesi Yalova'nın gururu haline geliyor. Yalova Üniversitesi'ne biz iki fakülte kazandırdık, yeni. Nisan ayında bunun kararını aldık, ama bizim asıl hedefimiz üniversiteye bir kampus kazandırmak. Lütfen burayı iyi dinleyin, bu çok önemli. CHP'ye en büyük tokadı 12 Haziran'da bunun için atmanız lazım. 50 yıldır tarım yapılmayan uygun bir arazi belirledik TİGEM'e ait. Sevgili kardeşlerim, meseleyi bizzat ben takip ettim, bizzat. Çünkü orası olmazsa kesinlikle en yakın uygun alan 35 kilometre uzakta, Yalova'nın bu kadar uzakta üniversite istemediğini biliyorduk. Ve araziyi tahsis ettik, büyükçe bir arazi, üniversitemiz 40 dönüm araziyi Kredi ve Yurtlar Kurumuna verdi. Burada da 2 bin kişilik kız öğrenci, 1000 kişilik erkek öğrenci yurdunun yapılması planlandı. Kampus kuruyoruz. Sonra ne oldu? Ne olduğunu siz çok iyi biliyorsunuz değil mi? Ankara Ziraat Mühendisleri Odası, burası tarım arazisidir diyerek dava açtı. Bu davayı kim takip ediyor, onu da söyleyeyim. Bunu biliyor musunuz? Söyleyeyim, CHP'nin Ankara 2. Bölge Milletvekili adayı takip ediyor. CHP de, Genel Başkanı da bu adayın, bu engelin arkasında duruyor. Bunlar yapmaz, bunlar yapmayı bilmez, yapanı da engellemekten asla geri durmaz. Türkiye genelinde yaptıklarını, on yıllardır yaptıklarını şimdi de Yalova'da yapıyor. Üniversiteye engel olmak için canla başla çalışıyorlar. Benim Yalovalı kardeşim bunlara inşallah müsaade etmeyecek, gereken dersi 12 Haziran'da verecek. Bu oyun bozanların oyunlarını siz bozacaksınız siz. Ne yaparlarsa yapsınlar Türkiye büyüyecek, inanıyorum ki Yalova büyüyecek. İstikrar sürsün, Türkiye büyüsün mü? İstikrar sürsün, Yalova büyüsün mü?
Değerli kardeşlerim; bakınız, şimdi benim elimde bir belge var. Değerli kardeşlerim, bu Kemal Bey'in SSK Genel Müdürü olduğu döneme ait. Bu dönemde kendi imzasını taşıyan bir belge. Şimdi burada ben size tamamını okuyacak değilim, özetini okuyorum. ÖSYM'yi çok sever ya; "ÖSYM tarafından sınav günlerinin dolu olduğu, yakın zamanda yapılan sınavla yeterli sayıda başvurunun alınamadığı, 1998 yılından sonra sınavların yapılması halinde atamaların gecikebileceği -bak bak uyanıklığa bak- söz konusu pozisyonlarda görev almak isteyenlerin talepleri doğrultusunda atamalarının gerçekleştirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir." 14.7.1998, imza olur Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Müdür. Şimdi ben soruyorum, nasıl oluyor da ÖSYM sınav yapamıyor, nasıl oluyor? Nasıl oluyor da yeterli başvuru alınamıyor? Hani işsizlik var, bu kadar iş arayan var, nasıl oluyor? Bu söz konusu pozisyonlar neler? O pozisyonlara başvuranlar kimler? Esas soruya geliyorum; Sayın Kılıçdaroğlu, SSK'ya bu şekilde kimleri atadınız, o atananlar kimler? Sizinle bir akrabalıkları var mı? Soyadları sizin eski soyadınızla, eşinizin eski soyadıyla aynı olan kaç kişi bu şekilde işe alındı? Dürüstsünüz ya, mertsiniz ya, siz Gandi'siniz ya, buyurun bu sorulara cevap verin. Belge bu.
Değerli kardeşlerim; bizler her attığımız adımı dikkatle attık, atmaya devam edeceğiz. Eğitime çok önem verdik, vermeye devam edeceğiz. Ancak şimdi size bir müjde veriyorum. Okullarımızdan bundan böyle karatahtayı kaldırıyoruz. Akıllı tahtaya geçiyoruz. Bunlar bilgisayar donanımlı akıllı tahta, projeksiyonumuz var, internet ağıyla dünyaya bağlı. Değerli kardeşlerim ve sizlere bir de sevgili öğrenciler böyle bir elektronik kitap vereceğiz, elektronik kitap görüyorsunuz değil mi? Ve bunları ücretsiz olarak tüm öğrencilerimize dağıtacağız. Müfredat bunun içinde mevcut. Ve isterse yavrularımız kitaplarını taşır, isterse taşımasına bile hiç gerek yok. Ama Başbakan amca, bir nostalji olsun derse taşır mısın? Bir nostalji olsun, ben yine kitabımı yanımda taşıyayım... Yani 4 yıl içerisinde bütün okullarımıza akıllı tahtayı yerleştireceğiz. 4 yıl içinde bütün bu elektronik kitapları okullarımıza göndereceğiz. Ve şu anda bütün hazırlıklarımız tamam, seçim sonrası ihalesi yapılıyor. İhaleyi alan firma bize üretimini yaptıkça okullara bunları yerleştiriyoruz ve bu elektronik kitapları da dağıtıyoruz. 4 yıl. Biz buyuz, farkımız bu. Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Yapacaklarımızı vaat edeceğiz.
Sağlıkta ah benim kardeşlerim, istediğin hastaneye gidiyor musun? Ayırım var mı? Yok SSK'ymış, yok devletmiş var mı böyle bir şey? Mesele bu. Yok zenginmiş, yok... Ankara'da bir özel hastaneye gittim. Tokat'ın bir köyünden bir amca gelmiş, çoban. Dedi ki, Başbakanım sana ne kadar dua etsem azdır. Niye dedim. Beni buraya yatırırlar mıydı dedi. Kalp ameliyatı olmuş. Ama ben buraya geldim dedi, 1 kuruş para ödemeden kalp ameliyatımı oldum dedi. Hatırlayın o günleri, 6 kişi, 8 kişi aynı odada yatar, ne tuvaleti var, ne banyosu. Koridorda bir tane tuvalet, banyo, sağlam girsen hasta çıkarsın, öyle yerlerden geldik. Ama şimdi bunların hepsi artık geride kalıyor. Ve istediğin eczaneden ilacını alıyorsun, eksik ilaç var mı? Bütün ilaçları alıyor musun? Şimdi sormak hakkım değil mi, Sayın Kılıçdaroğlu, SSK Genel Müdürlüğü yaptığın zaman bize sen o kuyruklarda az mı çile çektirdin ya. Eczanelerde alamazdık ilacımızı. Giderdik SSK'nın tabii ki oradan alacaksın, reçetenin yarısı var, yarısı yok. Bunun hesabını sen veremezsin ki. Milletim bunun hesabını sorması lazım. Nerede? 12 Haziran'da. Yalova'ya 42 trilyon sağlık harcaması yaptık. Bizden önce başlanan bütün yatırımları burada hamdolsun tamamladık, tamamlamaya devam ediyoruz. Bakınız, termal otel olarak da hizmet veren fizik tedavi ve rehabilitasyon merkeziyle 5 adet aile sağlığı merkezinin yapımına biz başladık, süratle tamamladık ve bunları hizmete aldık. Ayrıca Çınarcık Entegre İlçe Hastanesiyle 20 ünitelik Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin yapımına süratle devam ediyoruz, inşallah en kısa zamanda tamamlayıp hizmetinize sunacağız. Bakınız, bizden önce Yalova'nın devlet hastanelerinde tomografi ve MR hizmeti verilmezken, bugün her iki hizmet de veriliyor. Daha önce 25 tane diyaliz cihazı vardı şu Yalova'da, bugün bu sayı 57. Değerli kardeşlerim, 3 tane 112 istasyonu vardı, şimdi 9, buraya çıkardık. Bakın 1'e 3. 6 tane ambulans vardı şu Yalova'da, 6. Şimdi 16 tane ambulans var Yalova'da. Yalova Adalet Sarayını tamamladık, hizmete açtık.
TOKİ aracılığıyla Yalova'da bugüne kadar 1280 konut yaptık ve bunları da sahiplerine teslim ettik. Şimdi yeni bir şeye başlıyoruz. Yoksullara. Evlenecek değil mi, yoksul ama, 50 metrekarelik daireler yapacağız ve çeyizini de içine koyacağız. Beyaz eşyası, mobilyası olacak. 20 yıl vade, bedava yok, 20 yıl vadeyle. Çünkü biz balık dağıtmayacağız, balık tutmayı öğreteceğiz. Kendilerine işini de ayarlayacağız ve oradan da taksitini ayda 100 lira, 100 lira ödeyecek. Peşinat olmayacak, 20 yıl vade. Neden? İstiyoruz ki bir taraftan aile kurmayı da teşvik edelim ve bu adımları atacağız. En az 3 değil mi? Eyvallah. Çünkü bu milletin genç, dinamik nesle ihtiyacı var. Ben bir ekonomistim, değerli kardeşlerim, kalkınma, büyüme her şey insanla. İnsan varsa tüketim var, insan varsa üretim var. Emek, sermaye bunlar insanın türevidir. İnsan olursa bunlar olur, insan olmazsa bunlar olmaz.
Ulaştırmada 2002 yılına kadar Yalova'ya kaç kilometre bölünmüş yol yapılmıştı biliyor musunuz? 25 kilometre. 8,5 yılda biz Yalova'ya sevgili kardeşlerim 27 kilometre bölünmüş yol yaptık. Ama yeterli değil, daha fazlasını yapacağız. Ayrıca 243 yat kapasiteli Yalova Yat Limanını da biliyorsunuz geçen yıl hizmete aldık. KÖYDES çalışmalarımız devam ediyor, 22 trilyon Yalova'nın köylerine yol ve su için gönderdik. Bunlar da devam ediyor, edecek.
Sevgili kardeşlerim; şimdi geliyorum sözlerimin sonuna. Biz vaat ettiğimizin arkasında dururuz. Doğalgazı 2005 yılında Yalova'ya getirdik. Doğalgazımızı kullanıyor muyuz? Artık benim Ayşe bacım bodrum katından kömür taşımıyor. Kombisinin düğmesine basıyor, sıcak su, dairesinin her yeri sıcak. Neler çekti benim anam, neler çektik. O kömürün külünden, o bodrumdan 5 kat yukarıya taşımaktan neler çektik değil mi? Yani George, Hans, Helga onlar refahı yaşayacak da, benim vatandaşım, benim halkım niye yaşamasın?
Tarım alanında 15 trilyon tarımsal destek verdik. 6 trilyon hayvancılık desteği verdik ayrıca. Çiftçimize Ziraat Bankası bizden önce yüzde 59 faizle kredi veriyordu. Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Yüzde 5. Yüzde 59 faiz nerede, yüzde 5 nerede. Hala diyorlar ki, çiftçinin yanında değil, daha ne olacaktı ya. Yüzde 59 faizle bunlar veriyordu, biz yüzde 5'e bunu düşürdük. Esnaf, sanatkâra yüzde 47 faizle Halk Bankası kredi veriyordu, değerli kardeşlerim yüzde 5'e indirdik, yüzde 5. Ne kadar veriyorlardı biliyor musunuz? 5 bin lira. Şimdi 20 kat artırdık, 100 bin liraya kadar kredi veriyor, bu hale getirdik. Daha iyi olacak. Ve sanayi alanında 3 bin 149 işletme varken Yalova'da, 2010 sonu itibariyle yüzde 27 artışla 4 bine ulaştık. İnşallah daha da artacak.
Şimdi 31 gün. Dolaşacağız değil mi? 2'de 2. Ama 2'de 2 olmazsa... Olacak değil mi? Kapı kapı dolaşacağız. Bütün ahbabı, komşu herkesi dolaşacağız. Bizim de selamlarımızı, saygılarımızı ileteceksiniz. Çünkü yeniden büyük Türkiye'yi böyle kuracağız, milletçe kuracağız. Bu kardeşiniz de hizmetinizde olmaya devam edecek. 780 bin kilometrekaresiyle, 74 milyon vatandaşıyla bir olacağız, beraber olacağız, iri olacağız, diri olacağız.
Şarkımızı biliyor muyuz? Neydi? Hazır mıyız? Şöyle elleri bir göreyim, bayrakları bir gerelim bakalım. Eller eller eller... Arka tarafa ses gitmiyor galiba.
Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor. Bize her şey sizi hatırlatıyor.
Günümüz kutlu olsun, geleceğimiz aydınlık olsun, 12 Haziran ülkemiz, Yalova'mız, Türk demokrasisi için hayırlara vesile olsun diyor, sizleri saygıyla selamlıyorum."
Miting başladığında Yalova Cumhuriyet Meydanı'ndan çektiğimiz video görüntülerini
www.yalovaradyotv.com da izleyin!