Ak-Kim Genel Müdürü Fatih Tanverdi, 2015 yılında ‘entegre kimyasal çözümler’ sunan bir firma olmayı ve cirolarını döviz bazında 2 katına çıkarmayı hedeflediklerini belirterek, “Geleceğin dünyasında, kimyasalı daha az kullandıracak çözümlerimiz, sahip olduğumuz bilgi ve tecrübeyle yer alacağız” dedi.
Türkiye’nin en köklü özel sektör kuruluşlarından Akkök Grubu’nun iştiraki olarak kimya sektöründe 1977 yılından beri yenilikçi ve üretim odaklı bir politikayla büyüyen Ak-Kim, bugün birçok temel kimyasalda pazar lideri konumunda faaliyet gösteriyor.
Yalova ve Çerkezköy'de yaklaşık 300 bin metrekarelik alana kurulu, yüksek teknolojiye sahip çağdaş üretim tesisleri bulunan şirket; tekstil, metal, gıda, temizlik, su arıtım, kâğıt, ilaç gibi günlük yaşamda hayati önem taşıyan birçok sektörün kullandığı 400’ü aşkın kimyasal maddenin üretimini gerçekleştiriyor. Ak-Kim, son dönemdeki yatırımlarıyla performans kimyasalları pazarında da söz sahibi olmayı hedefliyor.
2011 yılının ilk 11 aylık döneminde, kimyasal satışlarının cirosu bütçe hedefinin %16 üzerinde gerçekleşen şirket, aynı dönemde 45 kişilik ek istihdamla 427 kişilik bir üretim gücüne kavuştu. 2010 yılında 5 kıtada yaklaşık 40 ülkeye 25 milyon dolar ihracat yapan Ak-Kim, yurt dışı cirosunun toplam ciroya oranını %30 lara çıkarmayı planlıyor.
Tanverdi: Türkiye çok iyi bir kimya ülkesi olabilir!
Türkiye’yi geleceğe taşıyacak kimyasal ürünlerin yaratıcısı olarak, ünlü bilim kadını Marie Curie’nin Radyum ve Polonyum’u keşfiyle Nobel ödülünü alışının 100. yılı onuruna ilan edilen ‘Dünya Kimya Yılı-2011’i sektör öncüsü sıfatıyla sahiplenen Ak-Kim, Türk kimya sektöründeki gelişmelerin değerlendirildiği bir toplantı düzenledi.
Ak-Kim Genel Müdürü Fatih Tanverdi toplantıda yaptığı konuşmada, kimya sektörünün, bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin en önemli göstergelerinden biri olduğunu vurgulayarak; birçok sanayi dalına girdi sağlayan lokomotif sektör olma özelliğinden dolayı, kimyanın Türk ekonomisinin geleceği açısından da son derece önem taşıdığını kaydetti.
Tanverdi sözlerine şöyle devam etti: “Kimya sektörü petrol, doğal gaz, hava, su, metaller ve mineraller gibi hammaddeleri 70.000’in üzerinde farklı ürüne dönüştüren, küresel ekonomi için kilit konumda bir sanayi kolu… Sektörümüzde Avrupa yıllardır 1 numarada yer alıyor, ancak son dönemde Asya ve Pasifik ülkelerine doğru bir eğilim var. Dünya cirosunda Avrupa'nın payı %32’ler seviyesinden %24' lere geriledi. Bu esnada Çin ve Japonya ise %33’lere yükseldi. NAFTA ülkelerinin dünya cirosundan aldığı pay ise % 18…
Firmaların birçoğu Çin'de yatırım yaparken, Türk kimya sanayinde yetersiz yatırım ve hızla artan talep nedeniyle ithalata bağımlı bir yapı görüyoruz. 2011 yılsonu itibariyle ülke olarak kimya ihracatımızın 15,5- 16 milyar dolar civarında gerçekleşeceği öngörülüyor. İthalatımız ise yakıt ve enerji hariç tutulduğunda 30 milyar dolar civarında olacak. Bu da sektörümüzün 14,5 milyar dolar cari açık vereceğini gösteriyor. Dolayısıyla otomotivin ardından en büyük ihracatı gerçekleştirerek Türkiye’nin dış ticaretinde yüzde 12’lik bir paya sahip bulunan sektörümüz, net ithalatçı konumunda yer alıyor. Oysa kimya sektörü, ülkemizde cari açığı kapatabilecek 6 sektörden biridir. Otomotivden toprağa 30’u aşkın sektöre ara madde sağlıyor, üstelik kendi gelişirken tüm diğer sektörlerin de gelişimine katkıda bulunuyor. Türkiye, kimya sanayinde sahip olduğu güç, bilgi ve birikimini bilinçli bir şekilde planlayıp yönetebilirse çok iyi bir kimya ülkesi olabilir”.
Günümüzde 4 trilyon dolar olduğu tahmin edilen küresel kimya pazarının 2023 yılında 6,6 trilyon dolara yükseleceğinin öngörüldüğünü söyleyen Tanverdi, “Türkiye, bu pazardan %2,5 pay alsa 170 milyar dolarlık bir büyüklüğe erişmiş olur” dedi.
Türkiye’nin 2023 hedeflerine de dikkat çeken Tanverdi, “Dünyanın 10 büyük ekonomisi arasında yer almayı, 2,5 trilyon dolar büyüklükte GSYH’yı ve 500 milyar dolar ihracat yapmayı hedefliyorsak; burada GSYH’nın %30-35’i imalat sanayinden kaynaklanmalı, kimya sanayinin payı da %20 civarında olmalıdır. Türkiye'nin bu hedeflere ulaşabilmesi için; kimyada gelişmesi, inovasyon ve Ar-Ge yatırımlarına hız vermesi, katma değeri yüksek ürünler üreterek yerlileştirmeyi (yerli ikame) sağlaması gerekiyor. Bunun için de yatırımcıların hedeflerine ulaşabileceği elverişli yatırım ortamının yaratılması; bürokratik engellerin azaltılması şarttır” şeklinde konuştu.
Ak-Kim, kimya pazarının değişen yapısına uyum için yeni ufuklara açılıyor
Ak-Kim Genel Müdürü Fatih Tanverdi günümüzde gelişmiş ülkelerde kimyasal madde tüketiminden kaçınma eğiliminin yükseldiğini ve bu trendin pazarın yapısını değiştirdiğini kaydederek, “Yeni imkanlar ve kontrollü kullanım nedeniyle temel kimyasallar kullanımının gerilemesi, bize yeni ufuklara açılmamız gerekliliğini gösteriyor. İçinde bulunduğumuz sektör gerçeğini iyi analiz ederek, gelecek stratejilerimizi bu yönde belirledik. Ak-Kim olarak geleceğin dünyasında, kimyasalı daha az kullandıracak çözümler, sahip olduğumuz bilgi ve tecrübemizle yer alacağız” dedi.
Sektördeki yeni gelişmelere ayak uydurmak için 2011-2015 dönemini kapsayan bir stratejik plan uyguladıklarını ifade eden Tanverdi, gelecek hedefleri hakkında şu bilgileri verdi: “Temel kimyasallarda bölgeye açılarak büyümeyi, performans kimyasallarında ise çeşitliliği artırmayı öngörüyoruz. Yeni pazarlar bularak ve mevcut bulunduğumuz alanlardaki pazar payımızı artırarak, 2015 yılında, 2010’a göre ciromuzu döviz bazında iki katına çıkarmayı hedefliyoruz. Karımızın net satışlara oranını %10- 11 seviyelerinden %15’lere çıkarmak ve en az o seviyelerde sabitlemek; 2015 yılına kadar yurt dışı ciromuzu toplam cironun %30' una getirmek; Türkiye'de faaliyet gösterdiğimiz her alanda pazarın ilk 3'ünde yer almak diğer önemli hedeflerimiz arasında yer alıyor.”
Ak-Kim'i, 2015 yılına kadar müşterilerine ‘entegre kimyasal çözümler" sunması nedeniyle tercih edilen bir firma haline getirmeyi öngördüklerini kaydeden Tanverdi, “Bir yandan inovasyon endeksimizi her yıl artırırken, diğer yandan müşteri memnuniyeti ve şirket itibarını da yükseltmeyi hedefliyoruz” dedi.
1996’dan bu yana faaliyet gösteren Ar-Ge Bölümü aracılığıyla gerek TÜBİTAK destekli gerekse kendi özkaynaklarıyla birçok projeyi gerçekleştirmeye devam ettiklerini ifade eden Ak-Kim Genel Müdürü Fatih Tanverdi, yetkili mercilerin, özellikle Ar-Ge çalışması yapan yerli üreticilere desteklerini daha da artırarak, sektörün teknoloji üreten ve ihraç eden bir konuma gelmesine katkıda bulunmalarını istedi.
Ak-Kim’in sahip olduğu know-how ve teknolojileri 2002 yılından beri yurt dışı firmalara da sattığını ve mühendislik hizmetlerinden anahtar teslimi taahhüt hizmetlerine kadar her türlü hizmeti gerçekleştirdiğini belirten Tanverdi, şimdiye kadar Ürdün, Pakistan ve Suudi Arabistan’da klor alkali ve peroksit projeleri yaptıklarını dile getirdi.
Sürdürülebilir kalkınmaya Ak-Kim desteği
Türkiye’de kimya sektörünün öncü kuruluşlarından biri olmanın bilinciyle 2007 yılında Küresel İlkeler Sözleşmesi’ni imzalayan Ak-Kim, daha yaşanabilir bir dünya için sürdürülen çalışmalara olan desteğini açıkça ortaya koydu. Bu kapsamda ilk İlerleme Bildirim Raporu’nu da yayımlayarak sektördeki öncü rollerini pekiştirdiklerini ifade eden Ak-Kim Genel Müdürü Tanverdi, “Küresel İlkeler Sözleşmesi’nin, etki alanımızda yer alan müşterilerimizden iş ortaklarımıza kadar tüm paydaşlarımız tarafından benimsenmesi için yoğun bir çaba içindeyiz” dedi.
Bölgesel oyunculuğa ilk adımlar ITMA Fuarı’nda atıldı
Ak-Kim, Uluslararası Kimya Yılı olarak ilan edilen 2011’de önemli projelere imza attı. Bu kapsamda 22-29 Eylül 2011 tarihleri arasında Barselona’da gerçekleştirilen ve dünyanın en büyük tekstil ve giyim teknolojisi fuarı olarak bilinen Uluslararası Tekstil Makineleri Fuarı’na (ITMA) katılan Ak-Kim, böylece Türkiye merkezli bölgesel bir kimya şirketi olma yolundaki ilk adımını da atmış oldu. Uluslararası bir fuara ilk kez katılan Ak-Kim’in standına, sektör temsilcileri ve ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gösterildi.