Geçtiğimiz Cumartesi gecesi Bolu'da tarihi bir 'akşama ve geceye' tanıklık ettik. Saat 19.00'da başlayan Milli Kahramanlar sempozyum serisinin üçüncüsü tam 7 saat sürdü. İl Kültür Merkezi salonunu hıncahınç dolduran 1500 kişinin yanı sıra yaklaşık 1500 kişi de etkinliği salonun dışına yerleştirilen monitörlerden izledi. Tam 7 saat süren programı Meltem TV başta olmak üzere çok sayıda TV kanalından canlı yayınlandı. programın yansıması sadece Türkiye'de değil başta Almanya olmak üzere Avrupa'da da güçlü oldu. Sempozyumun en dikkat çeken yönü ise tam 26 konuşmacının dinleyicilere hitap etmesiydi.
Hukuk ekibinden iftiralara cevaplar
Konuşmacıların bir bölümü Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'a yönelik geçtiğimiz hafta Yeni Şafak ve Milliyet gazetelerinde yer alan iftira dolu haberlere cevap verirken, BTP Lideri'nin Av. Oktay Doğan, Av. Hakan Güler, Av. Gökhan Avcı ve Av. Gürcan Bahar'dan kurulu avukat ordusu da geçmişten bugüne kadar şahsına yönelik atılan iftiralara ve açılan davalara ilişkin kamuoyuna doyurucu bilgiler sundu.
Sempozyumun final konuşmasını ise Prof. Dr. Haydar Baş icra etti. Üstad Üstad nidalarıyla zaman zaman kesilen ve tam 1 saat 16 dakika süren konuşması gece yarısını geçmesine rağmen dinleyiciler tarafından coşkuyla takip edildi. Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasına başlamadan önce de okuduğu marşlarla dinleyicileri milli hazzı yüksek olan bir âleme götürdü.
Coşku hiç azalmadı
Cumartesi gününün takvim yaprağı düşüp yerini Pazar gününe bırakmasına rağmen, salondan kimse dışarı çıkmadı. Salondan akın akın çıkan vatandaşlarımız gecenin saat 02.00'da oldukça canlı bir görüntü veriyordu, "Türkiye'nin sorunlarını çözecek, ülkemizi tek yürek yapacak, kâinat devleti statüsüne çıkaracak lideri bulma"nın getirdiği mutluluk gözlerinden okunuyordu. Programın 'bitiş saati ve konuşmacı sayısı dikkate alındığında' eminim böyle bir görüntüye bugüne kadar sadece Bolu değil hiçbir ilimiz tanıklık etmemiştir.
Hafız Atatürk
Elbette geceye damgasını vuran konuşma yine Prof. Dr. Haydar Baş'tan geldi. BTP Lideri, 76 dakikalık konuşmasında Milli Kahramanlar'ın ilk sırasında yer alan Mustafa Kemal Atatürk'ün bilinmeyen yönlerini de öne çıkardı. Mustafa Kemal Atatürk'ün Anadolu yaylasında Hacı Bektaş'tan kalan malzemeyi yoğurarak, Türkiye Cumhuriyeti devletini kurduğuna işaret eden Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Bu son derece enteresan bir inceliktir. Atatürk'ün Türkiye Cumhuriyeti devletini kiminle beraber kurma kararı aldığını biliyor musunuz? Bilen var mı? Bilmezsiniz zira Mustafa Kemal'i size öyle tanıttılar ki, böyle bir Mustafa Kemal tarihte bile yaşamamış. Mustafa Kemal'in -Allah gani gani rahmet eylesin- babası Ali Rıza beyefendidir.
Ali Rıza, 12 imamdan bir tanesinin adıdır. Ailesine ona onun ismine hürmeten adını Ali Rıza koyuyor. Yani Bektaşi tarikatının en güçlü ailelerinden bir tanesi de Ali Rıza beyin anası, babası ve ailesidir. Mustafa Kemal'in anası Molla Zübeyde Hanım'dır. Rıfat Efendi Hazretleri'nin müridesidir. O kadar takva ki, Molla Zübeyde unvanıyla tanınıyor. Şimdi bu Molla Zübeyde'ye öyle iftiralar attılar ki, yapılanlar şerefsizliktir. Mustafa Kemal, Molla Zübeyde'nin yetiştirdiği evlattır. Mustafa Kemal, Harp Okulu'nda okurken yazın annesini ziyarete gittiğinde Rifat Efendi'nin dergâhında zikrullah meclislerine katılır, 'Hu, Hu' diyerek sema eder, 'Allah, Lailaheillallah" diyerek zikrederdi. Öyle zikir yapardı ki, vücudu kan ter içinde kalırdı. Bu konuda hepimiz yanıldık, hepimiz iftira ettik. Allah bizi affetsin! Biz Amerikan, İngiliz ajanlarının ağzına baktık, onları iman ehli zannettik, teslim olduk, kalbimize fitne tohumu ektiler. Şimdi baktım ki, adam Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) askeri olmuş. BOP, kimin projesi? ABD'nin... Ne kadar da yanılmışız? Bunların ağzına baktık, bu insanları karaladık."
Mustafa Kemal'in 7 yaşında Kur'an-ı Kerim'i hatmettiğini hatırlatan Prof. Dr. Haydar Baş, "Mustafa Kemal 8 yaşında hafız oldu. Ankara'da Hacı Bayram-ı Veli ve Leblebici camilerinde bütün Ramazanlarda ibadetini yapardı, hatmi şerif okuturdu. Balıkesir'de Nasrullah Camii'nde 60 sayfalık bir hutbe irad etti. Okuyun, bakın sizler onun bildiğini biliyor musunuz? Kuran-ı Kerim'i tefsir edecek heyetin başına Elmalılı Hamdi Yazır'ı getirdi. Onlara dedi ki, 'yaptığınız tefsir Hanefi fıkhıyla eşanlamlı olacak.' Sakın ona ters düşmeyesiniz. Kendisi Bektaşi meşrep bir aileden gelme. Kendisi o dergâhlarda yetişmiş. Türk milletini bir bilek, bir yürek kabul ettiği için, Kuran tefsirinin Hanefi fıkhı üzerine yapılmasını emrediyor. Şimdi bu insana iftira etmek kimin haddine olabilir? Ajanlar ve hainler edebilir. Şimdi Türk siyaseti böyle bir insanı her zaman hayırla yâd etmeli, onun koyduğu kuralların esaslarını günümüzün şartlarına göre uygulaması gerekir" şeklinde konuştu.
Birlik ve beraberlik şart
Türk milletinin mutlak surette bir ve beraber olmaya ihtiyacı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Baş, şunları söyledi: "Türk milleti bir bilek, bir yürek olmalıdır. Lazı, Kürdü, Çerkezi, Arabı, Türk'ü, Boşnağı... Ayrılık gayrilik yok. Biz kardeşiz. Zaten Kuran ayeti 'Müslüman Müslümanın kardeşidir' demiyor mu? Allah koydu bu esası. Allah dedi diye biz kardeşiz. Bu gelenekten gelen Mustafa Kemal, Bursa'da bir kolejde iki Türk kızını Hıristiyan yaptıklarında, ertesi günü koleji kapattı. Çok önemli bir icraatta bulundu, Balkanlarda ne kadar Müslüman varsa onları Türkiye'ye Anadolu'ya aldı, Anadolu'da ne kadar Rum ve Ermeni varsa onları gönderdi. Bu çerçevede Gagavuz Türklerini Hıristiyan oldukları için Anadolu'ya almadı. Şimdi size soruyorum: Bu insanın niyeti nedir? Allah rızasını kazanabilmek, Müslüman olmak değil mi? Ona dil uzatanın Allah dilini kurutsun!" haber: Yeni Mesaj Gazetesi / Fotoğraf : Barış Çatalbaş – Muhammed Fatif Akpınar / 3. Göz HRA