Türkiye'de her ay onlarca kadın, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybediyor. Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), kadın cinayetlerinin Türkiye'de "cinskırım" boyutuna ulaştığını belirterek bir kampanya başlattı. Meclis'i göreve çağıran kampanyaya verilen destek, her geçen gün büyüyor. Kampanyaya destek verenler, Meclis'in acil gündemle toplanmasını talep ediyor.
Peki sosyal medya gündemine oturan "cinskırım" ne demek?
Feminist hukukçu Eylem Atılgan, Güney Amerika ülkelerinde "feminicidio" olarak tabir edilen "cinskırım", yani kadın katliamı ile "kadın cinayeti" anlamına gelen "femicidio”" arasında fark olduğuna dikkat çekiyor.
Kadın hakları savunucusu Eylem Atılgan
"Femicide" (kadın cinayeti) kadının kadın olması nedeniyle öldürülmesidir. "Feminicidio" (cinskırım) ise devletin kadını korumaması, cinayetleri önlememesi ve faili cezalandırmaması nedeniyle sistematik hale gelmiş, devletin de rolü olan suç türü olarak tanımlanıyor. Türkiye'deki kadın hareketi bu son kampanya ile "cinskırım" olgusunu adlandırıyor ve devleti koruma, engelleme görevini ifa etmeye çağırıyor.
"Cinskırım" devletin rolüne dikkat çekiyor
"Cinskırım"ın suç olarak düzenlendiği ülkeler var. Meksika, onlardan biri. Kadın cinayeti sayılarının oldukça yüksek olduğu ülkede, 2015-2019 yılları arasında en az 3 bin 80 kadın öldürüldü. Meksika'da devletin bu cinayetlerdeki rolünü ve kadın cinayetlerinin sistematikliğini vurgulayan suç türü, 2012'den beri federal yasalarda var. Meksika'da cinskırımın yanı sıra kadın cinayeti de bir suç türü olarak kanunda yer alıyor. Türkiye'de ise ceza kanununda "kadın cinayeti" adı altında düzenlenmiş bir suç yok. Atılgan, "Cinskırım, devletin kadını korumayarak bu suçları azmettirdiği, cezasızlıkla bu suçların işlenmesini kolaylaştırdığı bir suç türü. Türkiye'de kadın hareketi şu anda 'cinskırım' diyerek kadın cinayetinin Türk Ceza Kanunu'na suç türü olarak girmesinin bir adım ötesine gitmiş durumda" diyor.