Sadece Türkiye'nin değil, dünyanın en saygın eğitim kurumlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi, son yıllarda akademik başarılarından ziyade farklı haberlerle gündemde.
Üniversite bünyesinde rektörlük başta olmak üzere çeşitli enstitüler ve birimlerdeki yapılanmalara tepkiler ve eylemlerle konuşulan okulda son olarak yurt krizi baş gösterdi.
"Yatacak yerimiz yoksa, yatacak yeriniz yok"
20 Temmuz'da açıklanan 2023-2024 akademik yılı hazırlık ve lisans öğrencilerinin yurt başvuru sonucuna göre 1000 civarında öğrenci açıkta kaldı.
Deprem riski nedeniyle bazı yurtların kullanılamaz halde olduğu belirtilirken, öğrenciler kendilerine alternatif sunulmaması karşısında çaresiz.
Dün düzenledikleri eylemde "Ücretsiz Nitelikli Barınma Haktır, Gasp Edilemez", "Yatacak Yerimiz Yoksa, Yatacak Yeriniz Yok" ve "Barınma Hakkımızda İnat Ediyoruz" şeklinde dövizler taşıyan gençler, seslerini duyurmak istiyor.
"Eğitimin gözbebeği", "bağımsız zihinlerin sığınağı" olarak da adlandırılan, Türkiye'nin en parlak gençlerinden pek çoğunu yetiştiren, mezunlarının başarılarıyla nam salan Boğaziçi'nde yaşanan yurt krizini öğrencilerden dinledik.
Independent Türkçe'ye konuşan gençler, İstanbul gibi kiraların son yıllarda had safhaya yükseldiği bir metropolde ne yapacaklarını bilmiyor. Ancak Boğaziçililer, barınma sorunları çözülene dek eylemlerini sürdürmekte kararlı.
Lale Elmacıoğlu haberi;
"Yurt bursu olanlar ile depremzedeler de açıkta kaldı"
Boğaziçi Üniversitesi son sınıf öğrencisi Mert Ali Yaman; hazırlık, 1. ve 2. sınıfların konaklamasına öncelik verilmek istenirken yeni mağduriyetlerin ortaya çıktığını dile getirdi.
"Barınma sorunu nedeniyle okulu dondurmayı düşünenler var"
Yurt bursuna sahip öğrenciler ve depremzedeler gibi öncelik hakkı olanların da açıkta kaldığını belirten Yaman, barınma sorunu nedeniyle okulunu dondurmayı düşünenlerin bulunduğunu aktardı.
Üniversite bünyesindeki Boğaziçi TV'de görev yapan Yaman, kampüsün bulunduğu Etiler- Hisarüstü semtinde kiraların "uçuk" seviyelerde olduğunu ve kalacak yeri olmayan öğrencilerin ne yapacağını bilmediğini söyledi.
Arslan, İstanbul genelinde hali hazırda kiralar çok yüksekken, üniversitenin bulunduğu muhit olan Etiler-Hisarüstü civarında gecekonduların bile 30 bin TL kira istediğini söyledi.
Bu nedenle 2-3 kişi birleşip eve çıkmanın bile mümkün olmadığını kaydeden Arslan, üniversitenin açılmasına iki aydan kısa süre kala başlarına gelen bu durum karşısında ne yapacaklarını bilmediklerini aktardı.
"Alternatif sunmadan kapının önüne koydular"
Geçen yıl Kilyos’taki yurtta kaldıklarını belirten Arslan, "1,5 saat git, 1,5 saat gel, günde toplam 3 saatimiz yolda geçiyordu, çok yoruluyorduk, bu sene bize o yurt bile çıkmadı. Kilyos’taki yurdun zemini deprem açısından riskliymiş ama o zaman bize bir alternatif sunulmalıydı. Yer göstermeden kapının önüne koydular" şeklinde konuştu.
Kilyos'un ardından birinci ve ikinci yurtlar olarak adlandırılan Rumelihisarı’nda güney kampüsteki yurtların da boşaltıldığını aktaran Arslan, diğer taraftan çok sayıda yeni öğrencinin de gelişiyle barınma sorununun katlandığını kaydetti.
"Üç katlı ranzayla dalga geçerken ondan da mahrum kaldık"
Bütçenin öğrenci ihtiyaçları yerine farklı yerlere aktarıldığını savunan Arslan, lüks kategorideki araçlardan ve "gereğinden fazla sayıda" istihdam edilen güvenliklerden örnek vererek, birileri lüks içinde yaşarken, öğrencilerin süründürüldüğünü ileri sürdü:
"Yönetim öğrenciyi öncelik değil, yük gibi görüyor"
Arslan'a göre temel sorun, yönetimin öğrenciyi öncelik değil, bir yük gibi görmesi. Yönetim kademesinde çalışanların, öğrenciyi yeterince önemsememesi. Maaşlarını aldıkları sürece sorun olmuş olmamış umursamamaları.
Özetle mantalite problemi yaşandığını savunan Arslan, aynı zihniyet sebebiyle Türkiye'nin bu kadar yoğun beyin göçü verdiği görüşünde.