Gazeteci Faruk Kirtay in kaleminden, eski Cumhuriyet kutlamalari. Asagida izleyeceginiz video da 53 yil once Yalova da Cumhuriyetin 48. Yili kutlamalarina tanik olacaksiniz.
Gazeteci Faruk Kırtay'ın kaleminden,
ESKİ CUMHURİYET BAYRAMLARIMIZ
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını bizim kuşak farklı etkinliklerle kutlardı. Bugün Cumhuriyetin 101. yılını kutlarken, yıllar önce yaşadığımız coşkuları, 1970’li yılların başında Yalova Cumhuriyet meydanında 53 yıl Cumhuriyetin 48. yılında çekilen video görüntüler eşliğinde bu haftaki köşe yazımda sizleri geçmiş yıllara götürerek paylaşmak istiyorum.
O yıllarda Yalova’nın bereketli topraklarında üretilen sebze ve meyveler organikti. İlaçlama nedir bilinmezdi. Hele hormonlu sebze ve meyve nedir hiç bilinmezdi.Yerli tohumdan üretilen domatesler mis gibi kokardı. Hele Yalova elmasının tadı bir başkaydı.
O yıllarda; kimse çok zengin değildi. Kimsenin zamanla yarışı da yoktu. Herkes güne erken başlar, hem çok çalışır, hem de hayata, dostluğa daha fazla zaman ayırırdı. Akşam olunca en güzel elbiselerimizi giyer, Gazipaşa Caddesinde Akasya Park yada Bekir’in gazinosunda sahneye çıkan sanatçıları, duvarın üstüne çıkarak seyrederdik.
O yıllarda; öyle her çocuğun bisikleti olmazdı. Dere Mahallesi Yasemin sokak’da Kervan sinemasının hemen yanında kurulan panayır’da “Boncuk” lakaplı ip cambazını seyreder, panayırdaki bisikletleri kısa süreliğine kiralayarak binerdik. Okuduğum Müfettiş Hamdi Girgin (Cumhuriyet) okulundan evim yüz metre mesafedeydi. Param olmadığı için teneffüslerde bir koşuda eve gidip, ekmek üstüne sürülen sanayağına şeker ilave edip, teneffüs bitmeden sınıfıma geri dönerdim.
O yıllarda; okulda, bir ailenin fertleri gibiydik. Birimiz hasta olsa, diğerimiz üzülür, şifa arardık. Okulda, aşı olunacağı zaman iki iğneyle bütün okul aşılanırdı. İğnenin biri küçük bir ocak üstünde duran kapta kaynarken, diğeriyle de bir sağlık memuru tüm sınıfı aşılardı. Çocuktuk, hepimizin eli kesildiğinde akan kanın ve gözyaşlarımızın aynı renkte olduğunu gördüğümüzde hepimizin kardeş olduğunu düşünür, birbirimize kardeşçe duygular beslerdik.
O yıllarda, Okulda İstiklal Marşını hep birlikte aynı heyecan ve coşkuyla okurduk. Her birimizin Cumhuriyet ve Atatürk sevgisi, diğerinden asla fazla değildi. Hiç kimse, hiç kimseye nereli olduğunu, nerede doğduğunu bile sormazdı. Çünkü Yalova’da, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Arnavutu ile bizler büyük bir ailenin fertleriydik. Babalarımız aynı kahveye gider, aynı bakkaldan ekmek alırdı. Bizler, hep beraber oynar, hatta aynı kaptan yemek yer, aynı türküleri söyler, hep birlikte halaylar, horonlar çekilirdi Yalova çayırlarında.
O yıllarda; Bayram sabahı tertemiz kıyafetleri ile okullarının önünde sıraya girer, geçit töreninin yapıldığı Cumhuriyet Meydanı çevresine gelirdi. Okulların katılacağı Cumhuriyet meydanına, Gazipaşa Caddesi, Bursa Caddesi, Karamürsel Caddesinden gelirdik. Cumhuriyet Meydanı’na kadar tüm caddelerin sağı ve solu tertemiz giyinmiş, büyük ve küçüklerin ellerinde bayrak, Atatürk resimleri ile bekler, okulların geçişini coşkuyla alkışlardı. Resmi geçit yapılan Cumhuriyet Meydanına gelince kalabalık daha da artar adeta izdiham yaşanırdı. Konuşmalar ve şiirlerle günün anlam ve önemi anlatılırdı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramında..
O yıllarda; Cumhuriyet Bayramında, Öğretmenler örnek elbiseler giyerek birer manken edası ile resmi geçitte yer alırdı. Önce, ilkokuldan itibaren sırasıyla ortaokul ve lise öğrencileri, onların arkasından askeri birlikler yürüyerek şeref tribünü önünden geçerlerdi. Arkasından Yalova’nın esnafları, çiftçileri ayrı ayrı kendileri tarafından süslenmiş, çoğu Atatürk resimleri ve bayrak ile donatılmış, traktör römorku veya kamyon karoseri arkasında o gün kendi işlerini yaparmış gibi kutlamalara eşlik ederdi. Demirciler demir döver, terziler elbise diker, berberler tıraş eder, şekerci, şeker dağıtır, fırıncı ise ekmek dağıtırdı.
İşte Aşağıda izleyeceğiniz videoda 53 yıl önce Yalova'da Cumhuriyetin 48. Yılı Kutlamalarına tanık olacaksınız
Yalova da tahsilatçılık yapan mafya bozuntuları türedi... çay
ocağı benzer işler adı altında mafyacılık, tahsilatçılık yapmaya
çalışan tipler emniyetin kıskacında... Çiftlikköy de
bir inşaatçı kat karşılığı sözleşmelerini yaptığı arsalarda nedense
sürekli tarihi kalıntılar ve tarihi eserler çıkıyor...
Çiftlikköy'ün özellikle sahil mahallesinde birçok arsa altında tarihi eser
kalıntıları bulunuyor... Müteahhit kafaya takmış bir kere; altın
dolu küpü bulucam diyor, yedirirler mi bilinmez ama...
Yalova da ve ilçelerinde yerel seçimler sonrası kahve sohbetlerinde
görünüyor ki, vatandaş verdiği oy dan pişman... iktidar belediyesi olmadan
hizmet olmayacağı inancıyla... Gazete Marmara da...